İstisna Akti - Hizmet Akti
Aşağıdaki Yargıtay kararı, istisna akti-hizmet akti ayrımında sıklıkla başvurulan kriterler bakımından önem kazanmaktadır. Mahkemeler bu konuda açılan bir çok davada, kararlarını bu kararda belirtilen kriterler doğrultusunda değerlendirip kişinin hizmet aktine dayalı bir çalışması mı yoksa istisna aktine dayalı bir çalışması mı olup olmadığının tespitiyle hüküm kurmakradırlar.
T.C. YARGITAY 10. Hukuk Dairesi ESAS NO : 1995/2008 KARAR NO : 1995/2571 KARAR TARİHİ : 14.3.1995
ÖZET: TRT Genel Müdürlüğü’ne bağlı iş yerlerinde, prodüksiyon amir yardımcısı, yönetmen, yönetmen yardımcısı olarak çalışan kişinin sigortalı sayılabilmesi bakımından; hizmet akdi ile istisna akdi ayırımının, bizzat hakim tarafından; sözleşme asılları, davacıya ait tüm ödeme makbuzları, Çalışma. Müfettişi raporunda belirtilen işyeri kayıtları getirilerek, belgelerin aksi, eşdeğer delillerle kanıtlattırılarak, işyeri yetkilileri ve çalışma arkadaşları dinlenmek suretiyle belirlenmesi gerekir.
DAVA: Davacı, davalılardan TRT Genel Müdürlüğü’ne bağlı işyerinde ücret karşılığı geçen çalışmalarının tespiti ile bu sürelerin sigortalı hizmetlerden sayılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR: Davacı, 20.8.1988-99.6.1992 tarihleri arasında TRT Kurumu Ankara Televizyon Müdürlüğü’nde prodüksiyon amir yardımcısı, yönetmen ve yönetmen yardımcısı olarak hizmet akdiyle çalıştığından bahisle S.S.Kanunu kapsamında sigortalı sayılması gerektiğinin tespitini istemiştir.
506 sayılı Kanunun 2. maddesi hükmüne göre, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar. Hizmet akdinin unsurları; hizmetin belirli veya belirli olmayan bir zaman içinde görülmesi, hizmet akdinin konusu olan edimin işverene ait işyerinde yerine getirilmesi, edimin ifasında işverenin denetim ve gözetimi altında bulunulması, edimin ücret karşılığında yapılması ve ücretin zaman esası üzerinden saptanmasıdır. İstisna akdinde ise bir eserin ücret karşılığında yaratılması söz konusudur. İstisna akdinde ücretin tespitinde eser göz önünde tutulur. İş sahibinin talimat verme yetkisi ise elde edilecek sonuç içindir. Halbuki hizmet akdinde emir ve talimat yetkisi işçinin çalışma yerinin, işe başlayış ve sona eriş saatinin işverence tespiti biçimindedir. Giderek, istisna akdine işin işyerinde görülmesi zorunlu değildir.
Dava konusu olayda, dosyaya ibraz edilen istisna sözleşmesi başlığını içeren sözleşmelerde davacının muhtelif programlarda prodüksiyon amiri, yardımcısı, yönetmen ve yönetmen yardımcısı olarak çalıştığı belirtilmiş olup çalışma süreleri ve yapılacak ödeme miktarları ise değişkendir. Ne var ki, sözleşmeler suret olup bazıları sigortalı imzasını içermemektedir. Öncelikle sözleşmelerin asılları ile davacıya ait tüm ödeme makbuzları celp edilmeli giderek, davacının TRT Kurumu’ndaki çalışma biçimi, sözleşmelerde öngörülen işlerde çalışıp çalışmadığı somutlaştırılarak saptanmalıdır. Bu meydanda 29.1.1992 tarihli Çalışma Müfettişi raporunda öngörülen saptamalar tüm işyeri kayıtları getirtilip, işyeri yetkilileri ile çalışma arkadaşları dinlenmek suretiyle hizmet aktidinin yukarıda öngörülen unsurlarının davacı yönünden gerçekleşip gerçekleşmediği başka ifade ile hizmet akti ile çalışıp çalışmadığı, çalışmışsa süresi dosyada mevcut Sosyal Sigortalar Kurumu’na verilen bildirimler ile sözleşmelerdeki süreler tek tek karşılaştırılarak belirlenmelidir. Giderek, Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunun 275. Maddesindeki "Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez." hükmü de gözönünde bulundurulmalıdır.
Mahkemece, belirtilen maddi ve hukuki esaslar gözetilmeden eksik araştırma ve incelemeyle yetersiz tanık anlatımlarına dayanılarak ve kabule göre de dosyada mevcut istisna sözleşmeleri sürekli çalışmayı öngörmemesine, TRT Kurumu tarafından Sosyal Sigortalar Kurumu’na verilen dönem bordrolarında ayda en fazla 10 gün çalışılmış gibi bildirimlerin yapılmasına imzalı ve imzasız sözleşmeler ile bildirimler tek tek karşılaştırılıp aksi eşdeğerde delillerle kanıtlanmadan 20.8.1988-9.6.1992 tarihleri arasında sürekli çalışmanın kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 14.3.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.
KARARIN İNCELENMESİ
Yargıtay 10. HD., yukarıdaki kararında TRT için prodüksiyon amiri, yardımcısı, yönetmen ve yönetmen yardımcısı adı altında iş gören şahsın, hizmet akdiyle çalıştığından bahisle belirli dönem için sigortalılığının kabulü yolundaki talebini inceleyerek iddiayı kabul eden mahkeme kararını eksik inceleme nedeniyle bozmuştur.(1)
Yargıtay bu kararında, istisna akdi başlığı altında tanzim olunan bir akde göre gördürülen bu işlerin ifa edilmesinin gerçek bir istisna akdi ilişkisine mi, yoksa hizmet akdi ilişkisine mi dayandığının mahkemece araştırılmasını istemiştir.
Yargıtay, işgörenin istisna veya hizmet akdine göre çalıştığının belirlenmesine ışık tutmak üzere, hizmet akdinin unsurları olarak;
- hizmetin belirli veya belirli olmayan bir zaman içinde görülmesi,
- hizmet akdinin konusu olan edimin işverene ait işyerinde yerine getirilmesi,
- edimin ifasında işverenin denetim ve gözetimi altında bulunulması,
- edimin ücret karşılığında yapılması ve ücretin zaman esası üzerinden saptanmasını,
saymıştır.
Yargıtayın görüşüne göre, istisna akdinde ise bir eserin ücret karşılığında yaratılması söz konusudur. İstisna akdinde ücretin tespitinde eser gözönünde tutulur. İş sahibinin talimat verme yetkisi ise elde edilecek sonuç içindir.
Görüldüğü gibi ihtilaf temelde davacının sigortalı (işçi) olup, olmadığı noktasındadır. Eğer inceleme sonucunda işgörenle TRT Kurumu arasında gerçekte bir hizmet akdi olduğu ve çalışmanın buna dayanılarak yapıldığı ortaya çıkarsa, kişi zorunlu sigortaya tabi olacaktır. Çünkü 506 sayılı Kanunun 2. maddesi hükmüne göre, "bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar... sigortalı sayılırlar." Yok eğer çalışma bir istisna akdine dayanıyorsa bu defa işgören bu konumda olmayacak ve zorunlu sigortaya tabi olmayacaktır.
İstisna akdi BK. m. 355’de tanımlanmıştır. Bu hükme göre, "istisna bir akittir ki, onunla bir taraf (müteahhit), diğer tarafın (iş sahibi) vermeyi taahhüt eylediği semen mukabilinde bir şey imalini iltizam eder."
Hizmet akdi ise , BK. m. 313/I’de tanımlanmıştır. Bu hükme göre, "Hizmet akdi, bir mukaveledir ki onunla işçi muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeyi taahhüt eder." Bu madde hükmünde her ne kadar sadece işin görülmesi ve ücret unsurlarından bahsedilmekte ise de hem doktrinde(2) hem de mahkeme kararlarında(3) bunlara ilaveten bağımlılık (bağlılık/taabiyet) unsuruna da yer verilmektedir. Yani, hizmet akdine göre işgören işçi, işini işverene bağımlı olarak görür.(4) Bu husus onu diğer işgörme akitlerinden ayırdeder.(5) Özellikle problem konusu olayda sözü edilen istisna akdinde işgören işverene bağımlı olarak çalışmaz.
Yorum Gönder