BLOG

image
11Tem

YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ İÇTİHATI

Trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle yapılan yargılamada bakıcı giderine hükmedilmediğinden dolayı temyiz yoluna başvurulmuş bir dosyada; davacının uğradığı cismani zarar nedeniyle bakım ihtiyacı bulunup bulunmadığı, varsa bu ihtiyacın oranı ve süresi konusunda herhangi bir araştırma yapılmadığı tespit edilmiştir. 

Davaya konu kazada, davacının 9 aylık iyileşme süresi gerektirecek ve % 21,2 sürekli maluliyete yol açacak biçimde yaralanmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi olayı değerlendirmesinde davacının iyileşme süresi ile yaralanmanın mahiyeti dikkate alarak davacının bakım ihtiyacının doğabileceğine hükmetmiştir. Bu durumda bakım ihtiyacının doğması için belirli oranda maluliyete uğramak gerekmeyeceği ve somut koşullarda değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır.

Diğer yandan içtihat metninden anlaşılacağı üzere;  zararın belirlenmesi için gerekli kriterlerden kazalının muhteöel ömrü belirlenirken; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 1989/4-586 esas,1990/199 sayılı kararı ve 17. Hukuk Dairesinin  yerleşik içtihatları gereği, Population Masculine Et– Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak davacının muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi gerektiği de açıkça belirtilmektedir.

İşleyecek (bilinmeyen) dönem tazminatının hesabında, hesaba esas gelirin belirlenmesi bakımından gelirin her yıl %10 oranında artırılması ve %10 oranında iskonto edilmesi suretiyle peşin değeri belirlenerek hesaplama yapılması gerektiği de belirtilmektedir. 



Yargıtay 17. Hukuk Dairesi         2015/17264 E.  ,  2018/9039 K.


"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalının trafik sigortacısı olduğu aracın, davacının idaresindeki araca çarpmasıyla oluşan kazada davacının ağır biçimde yaralandığını, geçici ve sürekli iş göremezliğe uğrayan davacının zararlarından davalının sorumlu olduğunu belirterek belirsiz alacak davası olarak açtıkları davada fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.000,00 TL. tazminatın (1.000,00 TL'si geçici iş göremezlik, 990,00 TL'si sürekli işgücü kaybı ve 10,00 TL'si bakıcı gideri olmak üzere) kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 26.12.2014 tarihli artırım dilekçesiyle, maluliyet tazminatı için taleplerini 37.298,28 TL'ye yükseltmiştir.


Davalı vekili, poliçe limitiyle sınırlı biçimde ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında zarardan sorumlu olduklarını, kusur ve maluliyet ile zarar konusunda yetkili kurullardan rapor alınması gerektiğini, SGK tarafından yapılmış ödemelerin tazminattan düşülmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.


Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile 5.610,62 TL. geçici iş göremezlik tazminatı ve 31.687,66 TL. sürekli işgücü kaybı tazminatı olmak üzere toplam 37.298,28 TL'nin davalıdan tahsiline; bakıcı giderine ilişkin talebin, kazaya bağlı olarak bakıcıya muhtaç kalındığının ispat edilememesi nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davacının davaya konu olaydaki yaralanması nedeniyle maluliyete uğradığını ve bakıma muhtaç hale geldiğini iddia ederek, maluliyet tazminatıyla birlikte bakıcı gideri tazminatının da tahsili isteminde bulunmuş; mahkeme ise, kazada oluşan yaralanma nedeniyle bakıcıya ihtiyaç duyulduğunun davacı tarafça ispat edilemediği gerekçesiyle, davacı yanın bakıcı gideri talebinin reddine karar vermiştir.
Olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 54. maddesinde "Bedensel zararlar özellikle şunlardır: tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar" denilmek suretiyle, cismani zarar halinde, zarar görenin talep edebileceği zarar türleri örnekseme yoluyla sayılmış olup, cismani zarar sonucu doğan bakım ihtiyacı ve bunun için yapılacak giderin de madde kapsamında olduğu açıktır. Uğranılan cismani zarar nedeniyle doğan bakım ihtiyacı ve yapılacak bakıcı giderinin doğru tespiti açısından ise, bakım ihtiyacının boyutunun belirlenmesi önem arz etmektedir.
Somut olayda; davacının uğradığı cismani zarar nedeniyle bakım ihtiyacı bulunup bulunmadığı, varsa bu ihtiyacın oranı ve süresi konusunda herhangi bir araştırma yapılmaksızın, bakıcı gideri talebinin reddine karar verilmiştir. Davaya konu kazada, davacının 9 aylık iyileşme süresi gerektirecek ve % 21,2 sürekli maluliyete yol açacak biçimde yaralandığı, alınan uzman bilirkişi heyeti raporuyla saptanmıştır. İyileşme süresi ile yaralanmanın mahiyeti dikkate alındığında, davacının bakım ihtiyacının doğabileceği açıktır.


Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; davacının uğradığı cismani zarar nedeniyle duyacağı bakım ihtiyacı ve yapılacak bakıcı giderinin tespiti bakımından, konusunda uzman adli tıp uzmanı bilirkişiden, bakım ihtiyacı süresi ne kadar olduğu konusunda, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alındıktan sonra, davacının bakıcı gideri talebi konusunda hesap raporu alınıp karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve hatalı gerekçeyle, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.


2-Davacının kaza sonucu çalışma gücünde oluşan azalma nedeniyle uğradığı zarar, geleceğe ilişkin olduğundan,  davacının muhtemel yaşam süresinin usul ve uygulamaya uygun olarak belirlenmesi önem kazanmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan 01.12.2014 tarihli bilirkişi raporunda, davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin CSO 1980 Yaşam Tablosu'na göre tespit edildiği ve devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü uygulanıp % 2 teknik faiz düşülmek suretiyle tazminatın hesaplandığı görülmektedir.  Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 1989/4-586 esas,1990/199 sayılı kararı ve Dairemiz'in yerleşik içtihatları gereği, Population Masculine Et– Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak davacının muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi; işleyecek (bilinmeyen) dönem tazminatının hesabında, hesaba esas gelirin belirlenmesi bakımından gelirin her yıl %10 oranında artırılması ve %10 oranında iskonto edilmesi suretiyle peşin değeri belirlenerek hesaplama yapılması gerekirken, anılan biçimdeki tespite göre hesap yapan bilirkişi raporu, hükme esas almaya elverişli değildir.
Bu durumda mahkemece; davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin PMF 1931 Yaşam Tablosu'na göre belirlenmesi ve işleyecek (bilinmeyen) devre hesabının yukarıda ifade edilen biçimde yapılması suretiyle, davacının talep edebileceği iş göremezlik tazminatı miktarının hesaplanması için, konusunda uzman başka bir aktüerya uzmanı bilirkişiden rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.


3-Davacı taraf, davaya konu ettiği tazminat için kaza tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesini talep etmiş; mahkeme ise, davaya konu edilen maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verip belirtilen miktarda tazminata hükmetmiş olmasına rağmen; hüküm altına alınan tazminat yönünden temerrüt faizine karar vermemiştir.
Davacı tarafın talebi, davalı sigorta şirketi yönünden ZMSS poliçesine dayandığına göre, 2918 sayılı KTK'nun 99/1. maddesi ile ZMSS Genel Şartları'nın B.2. maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş gününün sonundan; böylesi bir ihbar yoksa, dava tarihinden itibaren davalı yönünden temerrüt faizine karar verilmesi gerekirken, dava dilekçesindeki talebe rağmen, tazminat için faize karar verilmeyişi de doğru olmamıştır.
Kabule göre ise; davacının davaya konu ettiği maddi zararlarından sadece 10,00 TL'lik bakıcı gideri talebi reddedildiği halde, karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT'nin 13/2. maddesine aykırı biçimde, reddolunan miktarın üzerinde (maktu 1.500,00 TL.) karşı vekalet ücretine karar verilmesi de hatalıdır.
SONUÇ : Yukarıda (1), (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 15/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi. 

Yorum Gönder