BLOG

  • Ana Sayfa
  • Blog
  • DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI DAVALARINDA SAĞ KALAN EŞİN EVLENME İHTİMALİ İNDİRİMİ
image
19Haz

DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI DAVALARINDA SAĞ KALAN EŞİN EVLENME İHTİMALİ İNDİRİMİ

DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI DAVALARINDA ÖLEN EŞİN DESTEKLİĞİNDEN YOKSUN KALAN DAVACI SAĞ KALAN EŞİN YENİDEN EVLENME OLASILIĞININ DEĞERLENDİRİLMESİ

              Eşini(erkek veya kadın)  yitiren bir kişinin yoksun kaldığı destek tazminatı hesaplanırken bulunan tazminat miktarından sağ kalan eşin yeniden evlenme olasılığı göz önünde bulundurularak hesaplanan tazminattan indirim yapılmaktadır.

              Sağ kalan eşin yeniden evlenme olasılığı nedeniyle yapılan indirim, bölgeden bölgeye, içinde bulunulan toplumun sosyal ve kültürel durumuna bağlı olarak sağ kalan eşin yeniden evlenmesi hususu elbette değişiklikler arz edebilir. 

               Uygulamada kadının yeniden evlenme olasılığı ile erkeğin yeniden evlenme olasılığı hususunda farklı tablolar uygulanmaktadır. Zira uygulanan tablolar incelendiğinde erkeğin yeniden evlenme olasılığının daha yüksek olduğu görülmektedir. Bu hususta Yargıtay, Danıştay ve Askeri Yüksek İdare mahkemesi uygulamalarında genel olarak A.Y.İ.M’in geliştirdiği bu hususa ilişkin tablo uygulanmaktadır. İstisnai olmakla birlikte bu hususta başka tablo uygulanan durumlarla karşılaşıldığı olmaktadır.

 

SAĞ KALAN KADIN EŞLERİN YAŞLARINA GÖRE YENİDEN EVLENME OLASILIKLARINA İLİŞKİN TABLOLAR(*)

 

MOSER TABLOSU

 

20 yaşındaki dul kadın için %72

25 yaşındaki dul kadın için %48

30 yaşındaki dul kadın için %28

35 yaşındaki dul kadın için %17

40 yaşındaki dul kadın için % 9

 

STAUFFER/SCHAETZLE TABLOSU

 

18 yaşındaki dul kadın için %75

20 yaşındaki dul kadın için %70

25 yaşındaki dul kadın için %40

30 yaşındaki dul kadın için %26

35 yaşındaki dul kadın için %15

40 yaşındaki dul kadın için % 9

45 yaşındaki dul kadın için % 7

50 yaşındaki dul kadın için % 4

55 yaşındaki dul kadın için % 3

 

ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ TABLOSU

 

17-20 yaşları aralığındaki dul kadınlar için  %52

21-25 yaşları aralığındaki dul kadınlar için %40

26-30 yaşları aralığındaki dul kadınlar için %27

31-35 yaşları aralığındaki dul kadınlar için %17

36-40 yaşları aralığındaki dul kadınlar için % 9

41-50 yaşları aralığındaki dul kadınlar için % 2

51-55 yaşları aralığındaki dul kadınlar için % 1

 

İş bu yüzdeler çocuksuz olan dul kadın kadınlar için olup 18 yaşından küçük her bir çocuk için uygulamada  %5 oranında indirim yapılarak buna göre hesaplama yapılmaktadır. D.İ.E tarafından 1967-1973 yılları arasındaki 7 yıllık dönemi kapsayan bir araştırmaya göre, Türkiye de eşi ölen erkeklerin, eşi ölen kadınlara oranla, yeniden evlenme olasılıklarının %77,13 oranında daha yüksek olduğu sonucuna varılmıştır. Dr.K.Emre Gökyayla tarafından bu %77,13 oranının Moser ile Stauffer/Schaetzle’nin kadınlar için düzenledikleri tablolara uygulanması sonucu ortaya çıkan erkekler için evlenme olasılıkları  tabloları şu şekilde ortaya çıkmaktadır.

 

MOSER TABLOSUNUN ERKEKLERE UYGULANMASI

 

20 yaşındaki  dul erkek için %90

25 yaşındaki  dul erkek için %85

30 yaşındaki  dul erkek için %50

35 yaşındaki  dul erkek için %30

40 yaşındaki dul erkek için %16

50 yaşındaki dul erkek için % 4

 

STAUFFER/SCHAETZLE (ERKEKLER İÇİN) TABLOSU :

 

18 yaşındaki dul erkek için %75

20 yaşındaki dul erkek için %70

25 yaşındaki dul erkek için %40

30 yaşındaki dul erkek için %26

35 yaşındaki dul erkek için %15

40 yaşındaki dul erkek için % 9

45 yaşındaki dul erkek için % 7

50 yaşındaki dul erkek için % 4

55 yaşındaki dul erkek için % 3

 

ASKERİ YÜKSEK İDARE MAHKEMESİ TABLOSUNUN ERKEKLERE UYARLANMASI

 

17-20 yaşları aralığındaki dul erkekler için %90

21-25 yaşları aralığındaki dul erkekler için %70

26-30 yaşları aralığındaki dul erkekler için %48

31-35 yaşları aralığındaki dul erkekler için %30

36-40 yaşları aralığındaki dul erkekler için %15

41-50 yaşları aralığındaki dul erkekler için % 4

51-55 yaşları aralığındaki dul erkekler için % 2

(*) Yeniden Evlenme olasılığına ilişkin Tablolar Çelik Ahmet Çelik’in bu konuya ilişkin olarak İstanbul Barosu dergisinde yayınlanan makalesinden alınmıştır. 

Yorum Gönder